Türk Lirası'nın değer kaybı ve milli gelirdeki düşüş, ekonomik istikrarsızlığın göstergesi

Türk Lirası'nın değer kaybı ve milli gelirdeki düşüş, ekonomik istikrarsızlığın göstergesi
Cumhurbaşkanı sisteminin ekonomide yaptığı tahribata dikkat çeken Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun çarpıcı açıklamaları ışığında, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve ekonomik durumu analiz ediliyor. Türk Lirası'nın değer kaybı ve milli gelirdeki düşüşlere değinen Devrişoğlu, çok çarpıcı...

Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti altında, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş yaparak, yönetim mekanizmalarında radikal değişiklikler yaşadı. İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun gözlemlerine göre, bu sistem, devletin denge ve denetleme mekanizmalarını zayıflatarak, egemenliği merkezileştirdi.

Yönetim Sisteminin Siyasi Etkileri

Yeni sistem, 50+1 tartışmasını gündeme getirerek, siyasi egemenliği azınlık bir grubun kontrolüne bırakma riskini taşımakta. Dervişoğlu, bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişisel siyasi çıkarlarına hizmet eden, meşruiyetten yoksun bir arayış olarak nitelendiriyor. Türkiye'deki siyasi kurumlar, ittifakların baskısı altında, seçmenler ise kısıtlı seçimlerle karşı karşıya kalmış durumda.

Ekonomik Realiteler ve Zorluklar

''Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, siyasi alanın yanı sıra ekonomiyi de olumsuz etkiledi. 2018'den bu yana Türk ekonomisi büyük zorluklarla karşılaştı. 2023 yılında, Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi ve kişi başına düşen milli geliri 20 bin dolara çıkarması hedefleniyordu. Ancak, mevcut durumda bu hedeflerden oldukça uzak kalındı. Türk Lirası'nın değer kaybı ve milli gelirdeki düşüş, ekonomik istikrarsızlığın göstergesi olarak ön plana çıkıyor. Konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;

Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle egemenliği 1 kişinin iradesi ve idaresine terk ederek devletin tüm denge, denetleme mekanizmalarını âdeta yerle yeksan etmiştir. Geldiğimiz noktada ise 50+1'i tartışmaya açarak bu egemenliği bir azınlığın uhdesine tevdi etmenin yollarını aramaktadır.

Bu arayış yalnızca Sayın Erdoğan'ın siyasi istikbaline hizmet ve meşru temellerden yoksun olan bir arayıştır. Türkiye'de bugün tartışılacak bir konu varsa bu, 50+1 değil, bütün siyasal mekanizmayı o "+1"e mahkûm eden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bizatihi ta kendisidir. Türkiye'de siyaset kurumu bu düzende ittifakların esiri olmuştur. Bu öyle bir düzen ki partiler istedikleri için değil mecbur kaldıkları için ittifak yapıyor, seçmen de arzu ettiği için değil mecbur kaldığı için oy veriyor. Ortada duran bir gerçek var: Bu ittifak sistemi milletimizi iki yumruk arasına mahkûm etmiştir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yalnızca siyasal sistemi işlevsizleştirmedi ya da yalnızca hukuku siyasi kuvvetin aparatı hâline getirmedi, 2018 yılından itibaren Türk ekonomisini de tarumar etti. Devlet yönetiminin başarısı planlanan hedeflerin ne kadarı gerçekleştirilebildiğiyle ölçülür. Planlanan hedeflerin gerçekleştirilmesinde elbette bazı noksanlıklar olabilir ancak bu kadar büyük sapmalar başarısız bir idarenin en önemli delilidir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra Cumhuriyetin 100'üncü yılı olan 2023 için açıkladığı ekonomik hedeflerle dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi, kişi başına düşen millî geliri ise 20 bin dolara yükseltmeyi vaat ediyordu. Ancak geldiğimiz bu noktada, 1990'lı yıllardan bu yana G20'de bulunan Türkiye, yeni sistemle birlikte dünyanın en büyük 20 ekonomisini oluşturan bu ligden düşmüştür.

Kişi başına düşen millî gelirde ise 20 bin dolar hedefi tarih olmuş, sadece 10 bin dolarla yetinilmek zorunda kalınmıştır. Haziran ayından bugüne, 30 Kasım 2023 itibarıyla Türk lirasının değer kaybı tam yüzde 30'dur. İşte bu sebeplerle, tartışmanın merkez noktası Hükûmetin ve Sayın Erdoğan'ın arzu ettiğinin aksine 50+1 seçim sistemi değil, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin demokrasi ve ekonomimiz üzerinde yarattığı büyük yıkım ve tahribat olmalıdır; Türkiye'nin üzerinde tartışılması icap eden hususu budur.'' dedi.