- Haberler
- Ekonomi
- Türkiye'nin İthalata Bağımlı Tarım ve Hayvancılık Politikaları: Sürdürülebilir Çözüm mü Yoksa Bitmeyen Bir Döngü mü?
Türkiye'nin İthalata Bağımlı Tarım ve Hayvancılık Politikaları: Sürdürülebilir Çözüm mü Yoksa Bitmeyen Bir Döngü mü?
Türkiye'nin tarım ve hayvancılık sektörlerindeki istikrarsız politikaları ve artan ithalat bağımlılığının sektör üzerindeki etkilerini inceliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yeni yol haritası ve ithal hayvan ticaretinin çözüm olup olmadığını tartışıyor.
Türkiye'nin tarım ve hayvancılık politikaları, yıllardır süregelen istikrarsızlık ve öngörülemezlik nedeniyle eleştirilerin odağında. Geçmişte kendi kendine yetebilme başarısına sahip olan ülke, bugün et ve süt gibi temel ihtiyaç maddeleri için ithalata giderek daha fazla bağımlı hale gelmiş durumda. Bu durum, hem sektör profesyonelleri hem de tüketiciler arasında endişeye yol açıyor.
Son zamanlarda Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024 yılında 600 bin baş besilik hayvan ithalatı yapmayı planladığını ve önümüzdeki 5 yıl için yeni bir yol haritası açıkladığını duyurdu. Bu yol haritasında, tarım ve hayvancılık sektörlerini desteklemek adına önemli değişikliklerin yapılacağı belirtildi. Ancak bu planlar, sektördeki mevcut sorunları çözebilecek mi?
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, "Devlet ithal hayvan ticareti ile hayvancılığı geliştirebilir mi?" başlıklı yazısında, bu konuya dair kritik soruları gündeme getiriyor. Yıldırım, Et ve Süt Kurumu'nun Uruguay'dan kilosu 3,90 dolar olan besilik danaları ithal ederek, üreticiye kilosunu 6 dolardan satacağını ve elde edilen gelirin hayvancılığı geliştirmek için kullanılacağını ifade ediyor. Ancak bu stratejinin uzun vadede sektöre gerçek bir fayda sağlayıp sağlayamayacağı tartışma konusu.
Türkiye, 2010'dan bu yana aralıksız canlı hayvan ve kırmızı et ithal ediyor. Bu süreçte, ithal edilen hayvan sayısı ve ithalatın maliyeti sürekli olarak artış gösterdi. Özellikle son dönemde ithalatla ilgili yoğun faaliyetler dikkat çekiyor. İlk aşamada 251 bin baş için ithalat izni verilen bu plan, ülkede et fiyatlarının regülasyonu ve hayvancılık sektörünün desteklenmesi amacıyla geliştirildiği belirtiliyor.
Yerli üreticiler ve sektör analistleri, ithalatın kısa vadede bazı ihtiyaçları karşılayabileceğini ancak uzun vadede yerli üretimi zayıflatıp, sektördeki daralmayı hızlandıracağı konusunda hemfikir. Ayrıca, ithal hayvan ticaretinden elde edilen gelirle hayvancılığın geliştirileceği vaadi, kapsamlı bir planlama ve sürdürülebilir politikalar olmadan gerçekleştirilmesi zor bir hedef olarak görülüyor.
Birçok uzman, yerel üretimi desteklemenin ve sürdürülebilir bir hayvancılık politikası geliştirmenin, ithalata bağımlılıktan kurtulmanın ve sektörü gerçekten geliştirmenin anahtarı olduğunu vurguluyor. Kırsal kalkınma ve yerel üreticilere doğrudan destek verilmesi, hayvancılık sektörünün geleceği için kritik öneme sahip.
Sonuç olarak, Türkiye'nin tarım ve hayvancılık politikaları, ithalata olan bağımlılığı azaltacak ve yerel üretimi güçlendirecek şekilde yeniden şekillendirilmeli. Bu, sadece kısa vadeli çözümlerle değil, uzun vadeli, sürdürülebilir ve kapsamlı stratejilerle mümkün olacaktır. Gelecekte, yerli üretimin canlandırılması ve tarım ile hayvancılık sektörlerinin kendi kendine yeterlilik kazanması, Türkiye'nin bu alandaki başarısının temel taşlarını oluşturacak.
Bakmadan Geçme