Türkiye'de Vergi Adaleti Neden Sağlanamıyor?
Türkiye'de vergi adaleti ve vergi toplama sorunları üzerine bir haber makalesi. Makalede, verginin bölgesel dağılımı, vatandaş-devlet güveni, refah düzeyi ve siyasi tercihler gibi konular ele alınıyor.
Türkiye’de vergi adaleti ve vergi toplama sorunları uzun zamandır gündemde olan konulardan biri. Verginin bölgesel dağılımı, vatandaş-devlet güveni, refah düzeyi ve siyasi tercihler gibi pek çok faktör vergi sisteminin etkinliğini ve adil olmasını etkiliyor.
Peki Türkiye’de vergi adaleti neden sağlanamıyor? Bu sorunun cevabını arayan bir haber makalesini sizler için hazırladık.
Verginin Bölgesel Dağılımı
Türkiye’de toplanan vergilerin büyük bir kısmı üç büyük şehirden geliyor. 2022 yılında toplanan yıllık verginin %45’i İstanbul’dan, %11’i Ankara’dan ve %10’u İzmir’den gelmiş. Bu şehirler aynı zamanda nüfusun yaklaşık %40’ını barındırıyor. Ancak bu şehirlerin aldıkları hizmetler ve kaynaklar topladıkları vergilere oranla daha az. Örneğin, İstanbul verginin %45’ini vermiş ama belediyeler ve bağlı kuruluşlar genel olarak harcanan paradan %26 almış. İzmir %10 vermiş %7 almış. Ankara ise siyasi merkez olması nedeniyle %10 vermiş neredeyse %10 almış.
Bu durum, bölgesel eşitsizlikleri artırıyor ve bazı şehirlerin diğerlerine göre daha fazla mağdur olduğu algısını yaratıyor. Özellikle deprem riski taşıyan İstanbul’un bu konuda daha hassas olduğu söylenebilir. Verginin bölgesel dağılımında daha adil bir sistem kurulması için merkezi hükümetin kaynakları yeniden dağıtma mekanizmasının daha şeffaf ve objektif olması gerekiyor.
Vatandaş-Devlet Güveni
Vergi ödemenin temelinde vatandaşın devlete güven duyması yatıyor. Vatandaş, verdiği vergilerin karşılığında kendisine kaliteli hizmetler sunulacağına, kaynakların adil bir şekilde paylaştırılacağına ve kamu yararına kullanılacağına inanmalı. Ancak Türkiye’de vatandaşın devlete güven duyması konusunda ciddi sıkıntılar var.
Bir araştırmaya göre, Türkiye’de vatandaşların %75’i devlete güvenmediğini belirtiyor. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama %45. Vatandaşların devlete güvenmemesinin en önemli nedenleri arasında yolsuzluk, adaletsizlik, siyasi baskı, haksız rekabet, kayırmacılık gibi faktörler gösteriliyor. Bu faktörler, vatandaşı vergiden kaçınmaya veya kaçak yapmaya yönlendiriyor.
Vergide adalet sağlamak için vatandaş-devlet güvenini artırmak şart. Bunun için de devletin şeffaf, hesap verebilir, katılımcı ve hukukun üstünlüğüne saygılı olması gerekiyor. Ayrıca vatandaşın vergi bilincini ve vergi kültürünü geliştirmek için eğitim, bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yapılmalı.
Refah Düzeyi
Vergi adaletinin bir diğer önemli boyutu da refah düzeyidir. Refah düzeyi yüksek olan ülkelerde vergi toplama oranı da yüksektir. Çünkü vatandaş, verdiği vergilerin karşılığında kendisine sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi hizmetlerin sunulduğunu görür ve vergi ödemeye daha istekli olur. Ayrıca refah düzeyi yüksek olan ülkelerde gelir dağılımı da daha adildir ve vergi sistemi de daha progresiftir. Yani geliri yüksek olanlar daha fazla vergi öder.
Türkiye’de ise refah düzeyi düşüktür ve gelir dağılımı adaletsizdir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en düşük refah düzeyine sahip ülkelerden biridir. Türkiye’nin kişi başına düşen milli geliri 2022 yılında 9.946 dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam OECD ortalamasının yaklaşık yarısıdır. Türkiye aynı zamanda en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkelerden biridir.
Türkiye’de Gini katsayısı 0,41 iken OECD ortalaması 0,31’dir. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değişen ve gelir eşitsizliğini ölçen bir göstergedir. 0 değeri tam eşitlik, 1 değeri tam eşitsizlik anlamına gelir.
Türkiye’de refah düzeyinin ve gelir dağılımının iyileştirilmesi için vergi sisteminin de reforma ihtiyacı vardır. Vergi sistemi daha progresif hale getirilmeli, dolaylı vergilerin payı azaltılmalı, doğrudan vergilerin payı artırılmalı, vergi tabanı genişletilmeli, vergide kaçak ve kayıp oranları azaltılmalıdır.
Siyasi Tercihler
Vergi adaletini etkileyen bir diğer faktör de siyasi tercihlerdir. Vergi kanunları son derece ideolojik kanunlardır. Çünkü tam olarak siyasetin kaynakları nasıl bölüştüreceğine karar verdiği kanunlardır. Siyaset, vergi politikalarını belirlerken hem ekonomik hem de sosyal hedefleri gözetmelidir. Vergi politikaları hem büyümeyi hem de adaleti sağlamalıdır.
Türkiye’de siyasetin vergi politikalarında ideolojik tercihler ön plana çıkıyor. Örneğin, Türkiye’de dolaylı vergilerin payı çok yüksektir. Dolaylı vergiler, tüketime bağlı olarak alınan ve herkesin aynı oranda ödediği vergilerdir. Dolaylı vergiler, geliri düşük olanları daha fazla etkileyen ve adaletsizliği artıran vergilerdir. Türkiye’de dolaylı vergilerin toplam vergi geliri içindeki payı %67 iken OECD ortalaması %33’tür.
Türkiye’de dolaylı vergilerin payının yüksek olmasının nedenlerinden biri de siyasetin doğrudan vergileri artırma konusunda isteksiz olmasıdır. Doğrudan vergiler, gelire bağlı olarak alınan ve herkesin kazancına göre farklı oranlarda olması gerekiyor.
Doğrudan vergiler, gelire bağlı olarak alınan ve herkesin kazancına göre farklı oranda ödediği vergilerdir. Doğrudan vergiler, gelir adaletini sağlayan ve progresif olan vergilerdir. Türkiye’de doğrudan vergilerin toplam vergi geliri içindeki payı %33 iken OECD ortalaması %67’dir.
Türkiye’de doğrudan vergilerin payının düşük olmasının nedenlerinden biri de siyasetin vergi tabanını genişletme konusunda yetersiz kalmasıdır. Vergi tabanı, vergiye tabi olan gelir veya servet unsurlarının toplamını ifade eder. Vergi tabanı ne kadar geniş olursa, vergi oranları da o kadar düşük olabilir. Türkiye’de vergi tabanı dar ve sınırlıdır. Örneğin, tarım sektörü, serbest meslek sahipleri, kayıt dışı ekonomi, yüksek gelirli gruplar gibi pek çok kesim vergiden muaf tutulmuş veya düşük oranda vergilendirilmiştir.
Türkiye’de vergi tabanını genişletme konusunda siyasetin isteksiz olmasının nedenlerinden biri de siyasi popülizmdir. Siyaset, seçmen kitlesini memnun etmek ve oy kaybetmemek için bazı kesimlere vergi avantajı sağlamış veya vergiden muaf tutmuştur. Bu durum, hem vergi adaletini bozmuş hem de kamu maliyesini zayıflatmıştır.
Vergide adalet sağlamak için siyasetin vergi politikalarında daha sorumlu ve vizyoner olması gerekiyor. Siyaset, kısa vadeli çıkarları değil, uzun vadeli hedefleri gözetmeli, ekonomik büyüme ve sosyal adalet arasında denge kurmalı, vatandaşın talep ve beklentilerine cevap verebilmeli ve toplumsal mutabakat sağlamalıdır.
Sonuç
Türkiye’de vergi adaleti ve vergi toplama sorunları ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu sorunların çözümü için hem teknik hem de siyasi reformlar yapılması şarttır. Verginin bölgesel dağılımında, vatandaş-devlet güveninde, refah düzeyinde ve siyasi tercihlerde iyileştirmeler yapılmalıdır. Vergi sistemi daha adil, etkin, şeffaf ve progresif hale getirilmelidir. Vergi adaleti sağlanmadan ekonomik ve sosyal adaletin de sağlanması mümkün değildir. Vergi adaleti, hem devletin hem de vatandaşın ortak sorumluluğudur.
Bakmadan Geçme