Türkiye'de Derinleşen İlaç Krizi: Hayati Önem Taşıyan İlaçlara Erişim Engeli
Türkiye, döviz kurundaki artış nedeniyle hayati önem taşıyan ilaçların ihracının durdurulmasıyla derinleşen bir ilaç kriziyle karşı karşıya. İsviçre merkezli bir ilaç firmasının 14 hayati ilacın satışını durdurması ve Eczacılar Vakfı'nın çözüm önerileri..
Türkiye, son yıllarda ekonomik sıkıntıların yanı sıra bir de sağlık alanında ciddi bir meydan okuma ile karşı karşıya kaldı: ilaç krizi. Döviz kurlarındaki artış, ilaç sektörünü doğrudan etkileyerek hayati önem taşıyan bazı ilaçların Türkiye'ye ihracının durdurulmasına yol açtı. Bu durum, hem sağlık profesyonellerini hem de ihtiyacı olan hastaları zor bir durumda bırakıyor.
Özellikle, İsviçre merkezli bir ilaç firmasının son dönemde yaptığı açıklama, krizin ciddiyetini ortaya koydu. Firma, aralarında Türkiye'de muadili bulunmayan epilepsi ilacının da bulunduğu 14 ilacın Türkiye'deki satışını sonlandırdığını duyurdu. Bu, özellikle söz konusu ilaçlara ihtiyaç duyan hastalar için endişe verici bir gelişme.
Eczacılar Vakfı Genel Başkanı İhsan Turnalar, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, ilaç fiyatlarındaki dengesizliklerin yanı sıra ilaç bulunabilirliğinin de büyük bir sorun olduğuna dikkat çekti. Turnalar, Euro kurunun 34 lira olduğunu, ancak ilaç sektöründe kullanılan kurun hâlâ 17,55 TL olduğunu belirterek, "Hayati ilaçların büyük bir kısmı şu anda piyasadan yavaş yavaş çekilmekte. İlaç bulunamayınca hayati tehlikeler ortaya çıkıyor," dedi.
İlaç krizinin sadece ekonomik boyutlarıyla değil, aynı zamanda sosyal ve etik boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurgulayan Turnalar, geçmişte de defalarca bu tür uyarılarda bulunduklarını ancak yetkili kurumların sorunu çözmekte yetersiz kaldığını ifade etti. Eczacıların bu krizde sorumlu tutulmasının yanlış olduğunu, zira eczacıların ilaç saklama gibi bir eyleminin teknik olarak mümkün olmadığını, barkod sistemi sayesinde hangi eczanede hangi ilaçtan kaç kutu olduğunun görülebildiğini belirtti.
Turnalar, ilaç krizine dair çözüm önerileri de sundu. Özellikle hükümetin ilaç üreticileri ve ithalatçıları ile bir araya gelerek akılcı bir yol bulması gerektiğini vurguladı. İlaçta uygulanan yüzde 10 KDV'nin yüzde 1'e düşürülmesi gibi önerilerle firmaların rahatlatılabileceğini, ayrıca yerli ilaç üretiminin teşvik edilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin karşı karşıya olduğu ilaç krizi, sadece bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda ekonomik ve politik bir mesele olarak da ele alınmalıdır. Sağlık alanında bağımsızlığın önemi, bu tür krizlerle mücadelede kritik bir faktördür. Hükümet, ilaç sektörü temsilcileri ve sağlık profesyonelleri, bu krizin üstesinden gelmek için birlikte çalışmalı, akılcı ve sürdürülebilir çözümler üretmelidir. Hastaların hayati önem taşıyan ilaçlara erişimi, her koşulda güvence altına alınmalıdır.
Bakmadan Geçme