PAROLA: ''YA İSTİKLAL YA ÖLÜM''
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, ulusal egemenlik ve bağımsızlık mücadelesini Başkomutan ve beraberindeki kurmaylarıyla aylar öncesinden planladığı ve gizlilikle yürüterek 30 Ağustos 1922 tarihinde başarıya ulaştırdığı savaşın üzerinden 100 yıl geçti.
Milli bayram 30 Ağustos Zafer Bayramına neden olan gelişme, 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün yönettiği ve savaşın her anında yer aldığı, temeli Haziran 1922'ye dayanan ulusal egemenlik ve bağımsızlık mücadelesi zaferinin üzerinden 100 yıl geçti.
Kurtuluş Savaşının arka planı
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden süreçte birden fazla savaş, mücadele, ayaklanma ve iç çatışma gerçekleşti. Yaşanılanlar içerisinde büyük Türk milleti ve Atatürk önderliğindeki Kurmaylar bağımsız Türkiye için kolları sıvadı. Milli Mücadelenin temeli 18 Ocak 1919 Paris Barış Konferansına dayanır. Çanakkale Savaşında kazanılan büyük zaferin yansımaları ne yazık ki masaya ulaşamadı. Konferansta, Fransa'nın desteği ve dayatmaları ile Wilson ilkelerini çiğneyerek İtalyanlardan alınan İzmir ve Batı Anadolu, Yunanistan'a devredildi. Arka planda İngiltere, Fransa ve Rusya birbirleriyle anlaşarak İtalya'nın kendilerine tehdit olarak görmeleri, İtalyanların Boğaza yakın bölgede hakimiyet kurmaları ilerleyen yıllarda kendilerine sorun teşkil edeceğinden dolayı Yunanistan'a bırakma kararını Fransa'ya devrettiler. Alınan karar açıklanırken ön planda gösterilen gerekçe İzmir ve Batı Anadolu bölgesinde Rumların, Müslüman Türkler tarafından öldürüldüğü iddiasını ortaya atarak, bu bölgelerin hakkı Yunanların olduğu öne sürülüp Konferansta Yunanlara bırakma kararı alındı. İtalyanlar tarafından sert tepki verildi ama nafile karar bir defa alındı.
Kurtuluş Savaşı başlangıcı
Yunanlılar, Paris Barış Konferansında Fransa'nın açıkladığı karar sonrası kendilerine verilen Ege Bölgesinde işgal sürecini Amerikan, İngiliz ve Fransız savaş gemileri korumacılığında 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e ayak bastı. İzmir ve çevresini işgale kalkışan Yunan ordusu, Fransa'nın yoğun askeri ve siyasi desteğine güvenerek günümüzde sergilediği hareketlerin aynısını o zamanlarda da göstermeye başlamıştı. Yunan kuvvetlerinin İzmir işgaline tepki olarak Hasan Tahsin Efendi tarafından ilk kurşun atılarak Kurtuluş Savaşı fiilen başlamış oldu. Konferans sonrası Osmanlı'yı dört parçaya bölen İtilaf Devletleri Güney'de Fransızlar, Doğu'da Ermeniler, Batı'da Yunanlar, Boğazlar çevresi ve kilit noktalarda İngilizlerin işgaline karşı sessiz kalmayan Türk Milleti Kurtuluş Savaşı harekatını başlattı.
İlk Kuva-yi Milliye oluşumu Yunanlılara karşı Batı Anadolu'da oluşturuldu. Osmanlı Devleti'nin gelişen olaylar karşısında sessiz kalması Kuva-yi Milliye'nin ortaya çıkmasına ve Milli Mücadele'nin başlamasına neden oldu. İlk siyasi harekat Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a adım atarak başladı. Bütün engellemeler ve zorlu süreç karşısında Atatürk ve Kurmayları başlattıkları Milli Mücadeleyi başarıyla sonuçlandıracak kongre ve genelgeleri hazırladı.
Mustafa Kemal Atatürk ve Kurmayları, Samsun'dan başlayan harekat sonrası Havza, Amasya, Erzurum, Sivas toplantıları ardından Amasya görüşmelerinde alınan kararları uygulamaya koymak için 27 Aralık tarihinde Heyet Ankara'ya gelmek için fiili olarak Milli Mücadele'nin siyasi temeli ve sahada kazanılacak zaferin temelleri, alınan fikir birliği ve kararla sahaya yansıtılmak için yola koyuldu.
Anadolu'da verilen mücadeleler
19 Mayıs 1919 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kurmayları önderliğinde Samsun'a çıkarak başlayan Milli Mücadele kararları ve planları artık devreye girmek için gün sayıyordu. 6 Ocak 1921 tarihinde Eskişehir'in İnönü ilçesinde Yunan kuvvetlerinin Türk mevzilerine başlattığı hareket sonucu bozguna uğramaları Türk Ordusuna umut ve onur verirken, Yunan ordusu asla kazanamayacakları ne yönlü destek alırlarsa alsınlar başarı sağlayamayacakları durumun ortasında kaldıklarını anladı. Birinci İnönü Savaşı'nın kesin Türk zaferi sonrası Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kulaklardan silinmeyen sözü, ''Yeni Türkiye devletinin küçük, ancak milli ülkülü genç ordusu, en dar bir hesapla üç kat düşmanı İnönü Meydan Savaşı'nda yendi. Savaş sanatının en ince gereklerini yerinde uyguladı. İç sınırların kullanılmasında savaş tarihine parlak bir örnek yazdı.'' diyerek yeni Türk Cumhuriyeti ve ordusuna hitap ettiği en anlamlı söylemlerden biridir.
Birinci İnönü Savaşı zaferinin ardından, İkinci İnönü, Sakarya Meydan Muharebesi önemine bianen Atatürk tarafından çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelen Melhame-i Kübra ifadesi ile tabir edilen yeni kurulacak Türk Cumhuriyetinin en önemli muharebelerinden biridir. Tüm Anadolu'nun seferber olduğu varını yoğunu ortaya koyduğu Yunan kuvvetlerine karşı başlatılan genel saldırı Büyük Taarruz'da elde edilen başarıyla beraber ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Anadolu toprakları ebedi ve ezeli Türk yurdu kalacağını bütün Türk düşmanlarına duyurdu.
Başkomutan Savaşında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cümleleri
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ''Efendiler, 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde Afyonkarahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre uzunluğunda bulunan sağlamlaştırılmış düşman cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun büyük kuvvetlerini 30 Ağustos'a kadar, Aslıhanlar bölgesinde çembere aldık. 30 Ağustos'a yaptığımız savaş sonunda (buna Başkomutanlık Savaşı adı verilmiştir) düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve tutsak aldık.'' ifadelerini kullanarak savaşın önem ve değerine vurgu yapmıştır.
Bakmadan Geçme