Suriye'de İsyanın 13. Yıldönümünde Halk Ayaklanması: İdlib ve Ötesinde Geniş Çaplı Protestolar
Suriye'nin kuzeybatısında yer alan İdlib bölgesi, muhaliflerin son kalesi olarak bilinirken, Suriye'de halk ayaklanmalarının 13. yıldönümünde ülkenin dört bir yanında halk sokaklara döküldü. Fransız haber ajansı AFP'ye göre, yüzlerce kişi, İdlib'de toplanarak, hem bölgeyi kontrol altında tutan Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'ye hem de Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı "Cevlani ve Esad'a hayır!" sloganlarıyla tepkilerini dile getirdi.
Bu protestolar, Suriye halkının, ülkelerini sarsan ve yıllardır süren iç çatışma ve şiddet döngüsüne karşı seslerini yükselttiği bir dönemde gerçekleşiyor. 35 yaşındaki Muhammed Harnuş'un ifadeleri, bu direnişin ruhunu özetler nitelikte: "Bizim devrimimiz herkese karşı, Beşar Esad ya da Cevlani fark etmez. Buradaki insanlar demir ve ateşle yönetilemez."
Halkın bu direnişi sadece gençlerin veya erkeklerin değil, tüm toplum kesimlerinin katılımıyla şekilleniyor. 72 yaşındaki Halidiye Aga'nın hikayesi, bir annenin acısını ve kararlılığını yansıtıyor. Oğullarından biri rejim güçleri tarafından öldürülürken, diğer ikisi HTŞ'nin hapishanelerinde kayboldu. Aga, "Onları görmek ve yerlerini bilmek istiyorum. Gösteriye katıldım çünkü çocuklarım hapiste" diyerek, yaşadığı derin üzüntüyü ve umutsuzluğu dile getiriyor.
İdlib, Suriye iç savaşının başlamasından bu yana, muhaliflerin ve sivil halkın sığındığı bir liman haline geldi. Rusya ve İran'ın desteğiyle Esad rejiminin geri aldığı bölgelerden kaçan muhaliflerle birlikte nüfusu yaklaşık üç milyona ulaşan İdlib, çatışmaların ve siyasi çalkantıların göbeğinde bir yaşam alanı sunuyor.
Bu ayaklanmalar sadece İdlib ile sınırlı kalmadı; Suriye'nin kontrolündeki diğer bölgelerde de, özellikle Dürzi topluluğunun yoğun olarak yaşadığı Süveyda'da, ekonomik koşulların düzeltilmesi talebiyle sokak gösterileri düzenlendi. Bu, halkın sadece politik değil, aynı zamanda ekonomik istikrarsızlıklara karşı da birleştiğini gösteriyor.
Uluslararası alanda ise, ABD, Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa gibi ülkeler, halk ayaklanmalarının 13. yıldönümü münasebetiyle yayımladıkları ortak açıklamada, Suriye'de sürmekte olan gösterilerin, 2011'deki halkın taleplerini yansıttığını vurguladı. Bu durum, Suriye'deki siyasi krizin, uluslararası toplum tarafından da yakından takip edildiğini ve çözüm çağrılarının sürdüğünü gösteriyor.
BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen'in açıklamaları, ülkede yaşanan insani krizin vahametini bir kez daha önümüze seriyor. Pedersen, 16,7 milyon kişinin insani yardıma ihtiyaç duyduğunu, 5 milyondan fazla sığınmacının komşu ülkelerde yaşadığını ve 7 milyonu aşkın kişinin ülke içinde yerinden edildiğini belirtiyor. Bu rakamlar, Suriye'deki durumun ciddiyetini ve uluslararası yardımın önemini vurguluyor.
Suriye'de başlayan ve sert müdahalelerle alevlenen iç savaş, bugüne kadar 500 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. BM rakamlarına göre, ülkenin %90'ı yoksulluk içinde yaşıyor. Bu dramatik tablo, Suriye halkının karşı karşıya olduğu zorlukların boyutunu ve çözümün aciliyetini gözler önüne seriyor. Suriye'de barışın sağlanması ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilmesi için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi ve siyasi çözümler bulunması gerekiyor.