Avro Bölgesi’nde Para Arzı Neden Azalıyor ve Bu Önemli mi?

Avro Bölgesi’nde para arzı düşüyor. Bu, ECB’nin para politikasının etkisini gösteriyor mu? Yoksa ekonomiyi resesyona mı sürüklüyor? Bu makalede, bu sorulara cevap arayacağız.

Avro Bölgesi’nde Para Arzı Neden Azalıyor ve Bu Önemli mi?

Avro Bölgesi’nde para arzının azalması, ekonomik aktivitenin yavaşlamasına ve enflasyonun düşmesine neden olabilir. Bu, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz artırımlarını durdurmasına neden olabilir mi? Yoksa daha fazla sıkılaştırma gerekiyor mu? Bu makalede, bu sorulara cevap arayacağız.

Para Arzındaki Düşüşün Nedenleri

Para arzı, ekonomide dolaşımda olan para miktarını ifade eder. Para arzının büyüklüğü ve büyüme hızı, enflasyonu ve ekonomik büyümeyi etkileyebilir. Para arzının farklı tanımları vardır, ancak en yaygın olarak kullanılan M3’tür. M3, nakit, çek hesapları, tasarruf hesapları, vadeli mevduatlar ve diğer kısa vadeli finansal varlıkları içerir.

Avro Bölgesi’nde M3, Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %0,4 azaldı. Bu, Mayıs 2010’dan bu yana ilk kez gerçekleşen bir olaydır. M3’ün fiili seviyesi Ekim 2020’den bu yana aydan aya düşüş gösteriyor. Bu durumun arkasında birkaç faktör var:

ECB’nin para politikası: ECB, Temmuz 2022’den bu yana her ay gösterge faiz oranını artırarak para politikasını sıkılaştırıyor. Ayrıca Mart 2022’de pandemi acil durum alım programını (PEPP) sonlandırarak bilançosunu küçültmeye başladı. Bu hamleler, piyasalardaki likiditeyi azalttı ve para arzının büyümesini yavaşlattı.

Banka kredileri:

Bankaların hane halkına ve şirketlere verdiği krediler de para arzının bir bileşenidir. Banka kredileri Temmuz ayında yavaşladı. Hane halkına verilen krediler bir önceki yıla göre yalnızca %1,3 arttı; bu Kasım 2015’ten bu yana en yavaş büyüme oldu. Mali olmayan şirketlere verilen krediler ise %2,2 arttı; bu da Eylül 2021’den bu yana en yavaş artış oldu.

Banka kredilerindeki zayıflama, talep ve arz faktörlerinden kaynaklanabilir. Talep tarafında, hane halkı ve şirketler daha yüksek faiz oranları nedeniyle borçlanma iştahını kaybetmiş olabilirler. Arz tarafında ise bankalar daha sıkı düzenlemeler ve artan riskler nedeniyle kredi vermekte daha ihtiyatlı davranmış olabilirler.

Mevduatlar:

Mevduatlar da para arzının bir bileşenidir. Mevduatlar, hane halkı ve şirketlerin bankalarda tuttukları parayı ifade eder. Mevduatlar Temmuz ayında azaldı. Hane halkının mevduatları bir önceki yıla göre %0,2 azalırken, mali olmayan şirketlerin mevduatları %1,9 azaldı. Mevduatlardaki azalma, hane halkı ve şirketlerin daha yüksek faiz oranları nedeniyle tasarruflarını başka yatırım araçlarına yönlendirmiş olmalarını yansıtabilir.

Para Arzındaki Düşüşün Etkileri

Para arzındaki düşüşün ekonomi üzerindeki etkileri, para talebindeki değişimlere bağlıdır. Para talebi, ekonomideki ajanların paraya olan ihtiyacını ifade eder. Para talebi, faiz oranları, gelir seviyesi, fiyat seviyesi ve beklentiler gibi faktörlere bağlıdır. Para arzı ile para talebi arasındaki dengesizlikler, enflasyonu ve ekonomik aktiviteyi etkileyebilir.

Para arzındaki düşüşün enflasyon üzerindeki etkisi, para talebindeki değişime bağlıdır. Eğer para talebi sabit kalırsa veya para arzındaki düşüşten daha az azalırsa, para arzı ile para talebi arasında bir açık oluşur. Bu durumda, paranın değeri artar ve fiyat seviyesi düşer. Bu da enflasyonun düşmesine neden olur. Diğer bir deyişle, para arzındaki düşüş deflasyonist bir etkiye sahiptir.

Ancak eğer para talebi para arzındaki düşüşten daha fazla azalırsa, para arzı ile para talebi arasında bir fazlalık oluşur. Bu durumda, paranın değeri düşer ve fiyat seviyesi artar. Bu da enflasyonun artmasına neden olur. Diğer bir deyişle, para arzındaki düşüş enflasyonist bir etkiye sahiptir.

Para arzındaki düşüşün ekonomik aktivite üzerindeki etkisi de para talebindeki değişime bağlıdır. Eğer para talebi sabit kalırsa veya para arzındaki düşüşt en daha az azalırsa, para arzı ile para talebi arasında bir açık oluşur. Bu durumda, faiz oranları yükselir ve yatırım harcamaları azalır. Bu da ekonomik büyümenin yavaşlamasına neden olur. Diğer bir deyişle, para arzındaki düşüş resesyonist bir etkiye sahiptir.

Ancak eğer para talebi para arzındaki düşüşt en daha fazla azalırsa, para arzı ile para talebi arasında bir fazlalık oluşur. Bu durumda, faiz oranları düşer ve yatırım harcamaları artar. Bu da ekonomik büyümenin hızlanmasına neden olur. Diğer bir deyişle, para arzındaki düşüş ekspansiyonist bir etkiye sahiptir.

ECB’nin Para Politikası Ne Yapmalı?

ECB’nin para politikası kararını verirken dikkate alması gereken faktörlerden bazıları şunlardır:

Enflasyon: ECB’nin ana hedefi orta vadede fiyat istikrarını sağlamaktır. Fiyat istikrarını %2’nin altında ancak yakınında olan enflasyon olarak tanımlamaktadır. Avro Bölgesi’nde enflasyon Ağustos ayında %5,3 olarak gerçekleşti. Bu, ECB’nin hedefinin çok üzerinde bir seviyedir. Enflasyonun yüksek olmasının nedenleri arasında küresel emtia fiyatlarındaki artış, tedarik zinciri sorunları, baz etkisi ve talep canlanması sayılabilir.

ECB, enflasyonun geçici olduğunu ve önümüzdeki yıl düşeceğini öngörüyor. Ancak bu öngörü belirsizliklerle doludur. Eğer enflasyon beklentileri yükselirse veya yapısal faktörler devreye girerse, enflasyonun uzun süre yüksek kalması riski vardır. Bu durumda, ECB’nin para politikasını daha da sıkılaştırması gerekebilir.

Ekonomik büyüme: ECB’nin diğer bir hedefi de ekonomik büyümeyi desteklemektir. Avro Bölgesi’nde reel GSYİH birinci çeyrekten ikinci çeyreğe kadar %0,3 arttı. Bu, pandeminin etkilerinin azalması ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla ekonomik aktivitenin canlanmasını yansıtıyor.

Ancak üçüncü çeyrekte ekonomik büyümenin yavaşlayabileceğine dair işaretler var. Satın alma yöneticileri endeksleri (PMI) Ağustos ayında düştü ve üçüncü çeyrekte GSYİH’nın daralma ihtimaline işaret etti. Ekonomik büyümenin zayıflamasının nedenleri arasında delta varyantının yayılması, tedarik zinciri sorunları, enerji fiyatlarındaki artış ve güven eksikliği sayılabilir. Eğer ekonomik büyüme yavaşlarsa veya resesyona girerse, ECB’nin para politikasını gevşetmesi gerekebilir.

Finansal istikrar: ECB’nin bir diğer hedefi de finansal istikrarı korumaktır. Finansal istikrar, finansal sistemin şoklara karşı dayanıklı olması ve ekonomiye kredi ve hizmet sağlamaya devam etmesi anlamına gelir. Finansal istikrarı tehdit eden faktörler arasında borç seviyelerinin yüksekliği, varlık fiyatlarının aşırı yükselmesi, bankacılık sektörünün zayıflığı ve küresel finansal koşulların sıkılaşması sayılabilir. Eğer finansal istikrar bozulursa veya finansal kriz çıkarsa, ECB’nin para politikasını gevşetmesi ve finansal piyasalara likidite sağlaması gerekebilir.

Bu faktörleri göz önünde bulundurarak, ECB’nin para politikası kararını vermesi kolay bir iş değildir. Bir yandan enflasyonun yüksekliği nedeniyle daha fazla sıkılaştırma yapması gerekebilir. Diğer yandan ekonomik büyümenin zayıflığı ve finansal istikrarın bozulma riski nedeniyle daha fazla gevşetme yapması gerekebilir. Bu nedenle ECB’nin dikkatli bir denge kurması ve verilere duyarlı olması gerekir. ECB’nin Eylül ortasında vereceği karar, piyasalar ve ekonomiler için önemli bir sinyal olacaktır.

SONRAKİ HABER