• Haberler
  • Gündem
  • Ermenistan-Rusya ilişkileri: Erivan, Moskova'dan uzaklaşıyor mu?

Ermenistan-Rusya ilişkileri: Erivan, Moskova'dan uzaklaşıyor mu?

Bu makalede, Ermenistan-Rusya ilişkilerinin tarihine ve son dönemde yaşanan gerginliklere değiniliyor. Ayrıca Ermenistan'ın Batı ile olan ilişkilerinin nedenleri ve sonuçları analiz ediliyor. Makalenin ana fikri, Ermenistan'ın dış politikasını daha bağımsız ve çeşitli hale getirmeye çalıştığıdır.

Ermenistan ile Rusya arasındaki tarihi bağlar, son zamanlarda yaşanan gelişmelerle sarsılmaya başladı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ülkesinin güvenliğini neredeyse tamamen Rusya’ya bağlamasının “stratejik bir hata” olduğunu söyledi ve ABD ile ortak askeri tatbikat düzenledi. Ayrıca Erivan, Rusya’nın işgal ettiği Ukrayna’ya insani yardım gönderdi. Bu hamleler, Moskova’nın tepkisini çekti ve iki ülke arasındaki ilişkilerin kopma noktasına geldiği yorumlarına yol açtı. Peki Ermenistan, Batı’ya tam bir dönüş mü planlıyor? Yoksa dış politikasını daha bağımsız ve çeşitli hale mi getirmeye çalışıyor? Bu soruların cevabını bulmak için, Ermenistan-Rusya ilişkilerinin tarihine ve son dönemdeki gerginliklerin nedenlerine bir göz atalım.

Ermenistan-Rusya ilişkilerinin tarihi

Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkiler, 19. yüzyılın başlarında başladı. O dönemde Ermenistan topraklarının büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu ve İran’ın egemenliği altındaydı. Rus İmparatorluğu ise Kafkasya bölgesine yayılmaya çalışıyordu. 1826-1828 yılları arasında İran ile savaşan Rusya, Türkmençay Antlaşması ile Doğu Ermenistan’ı ele geçirdi. Böylece Ermeniler, Rusya’nın koruması altına girdi ve Osmanlı baskısından kurtulduklarını düşündü. Ancak Rus yönetimi altında da Ermenilerin siyasi ve kültürel hakları kısıtlandı ve asimilasyona uğradılar.

Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla birlikte Ermenistan, 1920 yılında Sovyet cumhuriyeti oldu. Sovyet döneminde Ermenilerin yaşam koşulları iyileşti ve ulusal kimliklerini geliştirdiler. Ancak Stalin’in baskıcı rejimi altında da pek çok zulüm gördüler. Özellikle 1930’larda Stalin’in tasfiye politikalarından etkilendiler ve binlerce Ermeni aydını öldürüldü veya sürgüne gönderildi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu süreçte de yeni sorunlarla karşılaştı. Öncelikle Azerbaycan ile Dağlık Karabağ bölgesi üzerinde çatışmaya girdi. Bu bölge, resmi olarak Azerbaycan’a ait olmasına rağmen çoğunluğu Ermeni olan bir nüfusa sahipti. 1988 yılında Karabağlı Ermeniler, bölgenin Ermenistan’a bağlanmasını talep etmiş ve bunun üzerine Azerbaycan ordusu bölgeye saldırmıştı. Savaş, 1994 yılında ateşkesle sona erdi ancak sorun çözülmedi.

Ermenistan’ın ikinci sorunu ise Türkiye ile olan ilişkileriydi. Türkiye, Azerbaycan’ın müttefiki olarak Karabağ savaşında ona destek vermiş ve Ermenistan’a ambargo uygulamıştı. Ayrıca Türkiye, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen Ermeni Soykırımı’nı tanımamış ve bu konuda diyalog kurmamıştı. Bu nedenlerle Ermenistan, Türkiye ile diplomatik ilişki kurmadı ve sınırını kapattı.

Bu sorunlar karşısında Ermenistan, güvenliği için Rusya’ya yöneldi. Rusya, Ermenistan’ın en önemli ticaret ortağı, askeri müttefiki ve siyasi destekçisi oldu. Ermenistan, Rusya’nın liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) ve Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) gibi bölgesel örgütlere katıldı. Rusya, Ermenistan’da bir askeri üs kurdu ve sınır güvenliğini sağladı. Ayrıca Karabağ sorununda arabuluculuk rolü üstlendi.

Ermenistan-Rusya ilişkilerindeki gerginlikler

Ermenistan-Rusya ilişkileri, genel olarak stratejik bir ortaklık olarak tanımlanabilir. Ancak bu ilişki her zaman sorunsuz olmadı. Zaman zaman iki ülke arasında çeşitli anlaşmazlıklar ve gerginlikler yaşandı. Bunların başlıca nedenleri şunlardı:

Rusya’nın Azerbaycan ile olan ilişkileri: Rusya, hem Ermenistan hem de Azerbaycan ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Ancak bu durum, Karabağ sorunu nedeniyle Ermenistan’ın rahatsızlığına yol açtı. Ermenistan, Rusya’nın Azerbaycan’a silah satmasını ve onunla enerji ve ulaştırma projeleri geliştirmesini eleştirdi. Ayrıca Rusya’nın Karabağ sorununda tarafsız kalmaya çalışmasını da yeterli bulmadı.

Ermenistan’ın Batı ile olan ilişkileri: Ermenistan, Rusya’ya bağımlılığını azaltmak için Batı ile de ilişkiler geliştirmeye çalıştı. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaşmaya başladı. 2013 yılında AB ile Ortaklık Anlaşması imzalamaya hazırlanırken, Rusya’nın baskısıyla vazgeçti ve AEB’ye katıldı. Ancak 2017 yılında AB ile Kapsamlı ve Geliştirilmiş Ortaklık Anlaşması’nı imzaladı. Ayrıca NATO ile de işbirliği yaptı ve bazı barış misyonlarına katıldı.

Ermenistan’ın iç siyasi değişimi: 2018 yılında Ermenistan’da “kadife devrim” olarak adlandırılan bir halk hareketi yaşandı. Bu hareketin lideri olan Nikol Paşinyan, eski başbakan Serj Sarkisyan’ın yerine geldi. Paşinyan, yolsuzlukla mücadele ve demokratik reformlar vaat etti. Ayrıca dış politikada da daha bağımsız bir tutum sergiledi. Rusya ise bu değişimi pek hoş karşılamadı ve Paşinyan’ın güvenilirliğinden şüphe etti.
Karabağ savaşı ve sonrası: 2020 yılında Azerbaycan, Türkiye’nin desteğiyle Karabağ bölgesine yeniden saldırdı. Yaklaşık 45 gün süren savaşta Azerbaycan, bölgenin büyük bir kısmını ele geçirdi. Savaş, Rusya’nın arabuluculuğuyla imzalanan bir ateşkes anlaşmasıyla sona erdi. Ancak bu anlaşma, Ermenistan için büyük bir hezimet oldu. Ermenistan, hem toprak kaybetti hem de binlerce askerini kaybetti. Paşinyan, savaştaki yenilgiden sorumlu tutuldu ve istifa etmesi istendi.

Ermenistan, savaştan sonra Rusya’ya olan hayal kırıklığını dile getirdi. Paşinyan, Rusya’nın savaşa müdahale etmediğini ve Azerbaycan’a silah satmaya devam ettiğini söyledi. Ayrıca Rusya’nın ateşkes anlaşmasında Ermenistan’ın çıkarlarını korumadığını ve Karabağ’ın statüsünü belirsiz bıraktığını iddia etti. Ermenistan, savaş sonrası dönemde de Rusya’ya bağımlı kaldı. Rus barış gücü, Karabağ’da ateşkesi gözetlemek için konuşlandı. Ancak bu durum, Ermenistan’ın bölgedeki egemenliğini zayıflattı ve Azerbaycan’ın nüfuzunu artırdı.

Ermenistan, Rusya ile olan ilişkilerini gözden geçirmeye başladı. Paşinyan, ülkesinin dış politikasını daha çeşitlendirmek ve bağımsızlaştırmak istediğini açıkladı. Bu amaçla, Batı ile daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştı. Özellikle ABD ile ortak askeri tatbikat düzenledi ve Ukrayna’ya insani yardım gönderdi. Bu hamleler, Moskova’nın tepkisini çekti ve iki ülke arasındaki ilişkilerin kopma noktasına geldiği yorumlarına yol açtı.

Ermenistan, Batı’ya tam bir dönüş mü planlıyor?

Ermenistan’ın son dönemdeki hamleleri, bazı yorumcular tarafından Batı’ya tam bir dönüş olarak yorumlandı. Bazıları, Ermenistan’ın NATO üyeliğine doğru ilerlediğini veya Roma Tüzüğü’nü onaylayarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i tutuklamak istediğini iddia etti. Ancak bu iddialar gerçeği yansıtmıyor. Ermenistan, Batı ile ilişkilerini geliştirmek istese de, Rusya ile olan stratejik ortaklığından tamamen vazgeçmeye niyetli değil. Çünkü Ermenistan, güvenliği için hala Rusya’ya ihtiyaç duyuyor. Ayrıca Ermenistan, KGAÖ ve AEB gibi bölgesel örgütlerden de çıkmayı planlamıyor.

Ermenistan’ın asıl amacı, dış politikasını daha bağımsız ve çeşitli hale getirmek. Bu şekilde Ermenistan, hem Rusya’nın baskısından kurtulmak hem de uluslararası toplumda daha fazla destek bulmak istiyor. Ermenistan, Karabağ savaşı sonrasında kendisini yalnız hissetti ve Batılı ülkelerin daha fazla ilgi göstermesini bekledi. Bu nedenle Ermenistan, Batılı ülkelerle işbirliğini artırarak hem güvenlik hem de ekonomik açılardan yeni fırsatlar yaratmaya çalışıyor.

Sonuç olarak, Ermenistan-Rusya ilişkileri son zamanlarda gergin bir dönemden geçiyor. Ancak bu ilişki tamamen kopmuş değil. Ermenistan ve Rusya arasında hala ortak çıkarlar ve işbirliği alanları var. İki ülke arasındaki sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerekiyor. Ermenistan’ın dış politikasının daha bağımsız ve çeşitli olması, hem kendisi hem de bölge için faydalı olabilir.

Bakmadan Geçme

Kamu Gündemi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!