Belediye Bütçesini Kendi Cebine Akıtan Başkan: Lüks Yaşamı İçin Halkın Parasını Harcadı!

Isparta'nın Atabey ilçesinde yaşanan olaylar, adeta Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçti. Belediye Başkanı Tevfik Atasoy'un lüks yaşam tarzını sürdürmek için belediye bütçesini nasıl kullandığına dair çarpıcı iddialar, kamuoyunun dikkatini bir kez daha belediye yönetimlerindeki usulsüzlüklere çekti.

Başkan Atasoy'un adı, belediye şirketi Ertokuş Hazır Beton'dan yapılan usulsüz ödemelerle anılıyor. Atasoy, şirketten kendisine ve ailesine lüks eşyalar almak için para aktarırken, aynı zamanda ikinci bir maaş bordrosu üzerinden de gelir sağlamış.

Atasoy'un yaptığı harcamalar arasında Antalya'da yapılan implant ve diş tedavileri için ödenen 96 bin lira, 5 adet iPhone 14 Pro Max, bir oyun bilgisayarı, kuyumcudan alınan tam ve çeyrek altınlar, giysi, ayakkabı ve spor malzemeleri bulunuyor. Bu harcamaların belediye şirketinin faaliyet kapsamıyla alakası olmadığı belirtiliyor. Atasoy ayrıca, belediyede sigortalı çalışanlara şirket üzerinden yapılan ödemeleri de geri almış.

Atasoy, Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Atabey Sulama Birliği ile ilgili zimmet suçlamasından 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza ile ilgili olarak Atasoy'un avukatlığını AKP Isparta Milletvekili Osman Zabun'un oğlu ve gelini yapıyor.

Bu iddialar karşısında Atasoy, kendisini suçlayan eski muhasebe müdürü için "Bizim şirkette muhasebeci idi, kendi hesabına paraları aktarıp gitti" ifadelerini kullanıyor. Kendi harcamalarını savunurken, "İki yıldır şirketin müdürü ve yetkilisiyim. Aylık 20 milyonluk iş yapıyor, 280 müşterimiz var. Burası belediye şirketi bile olsa ticari şirkettir" diyerek, yapılan harcamaları normalleştirmeye çalışıyor.

Atasoy'un savunmasında belirttiği gibi, "Arabayla inşaata giderken kaza yaptım, takma dişlerimin hepsi kırıldı. Bunları yaptırdım, kanunen hakkım olduğu halde sonradan parayı iade ettim" sözleri ise kamuoyunda tartışma yaratmış durumda.

Bu olay, yalnızca bir belediye başkanının usulsüzlüklerini değil, aynı zamanda yerel yönetimlerdeki denetim mekanizmalarının yetersizliğini de gözler önüne seriyor. Kamu kaynaklarının kişisel çıkarlar için kullanılmasının önüne geçilmesi gerektiğine dair ciddi bir uyarı niteliğinde olan bu olay, halkın vergilerinin nasıl kullanıldığına dair şeffaflık taleplerini de güçlendiriyor.

Sonuç olarak, Atasoy'un davranışları, Türkiye'deki yerel yönetimlerdeki etik ve yasal sorumluluklar konusunda ciddi bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Belediye yöneticilerinin halka karşı olan sorumluluklarının sorgulanmasına neden olan bu skandal, gelecekte benzer olayların önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.