• Haberler
  • Gündem
  • Başarır, Can Atalay Davasının Türkiye'nin Hukuk Sistemi Üzerine Etkilerini Değerlendirdi!

Başarır, Can Atalay Davasının Türkiye'nin Hukuk Sistemi Üzerine Etkilerini Değerlendirdi!

Ali Mahir Başarır, Can Atalay davası üzerinden Türkiye'de yargı sisteminin eleştirisini yaparken, cumhuriyetin 100. yılında yaşanan hukuki çıkmazlara dikkat çekiyor.

Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, cumhuriyetin 100'üncü yılında Türkiye'de yargı sisteminin geldiği noktayı sert bir dille eleştirdi. Başarır, Can Atalay olayı üzerinden yargının, bireyler ve millet üzerinde yarattığı baskıyı ve Anayasa Mahkemesi kararlarının yerel mahkemeler tarafından nasıl dikkate alındığını sorguladı.

Başarır, yargının, özgür bir ülkenin bireylerini ve milletini susturmak adına, yargı tehdidiyle baskı altına alarak cezaevine attığını belirtti. Özellikle Anayasa Mahkemesi'nin bağlayıcı kararlarının, yerel mahkemeler tarafından nasıl dikkate alındığını, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu örneklerini vererek açıkladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Anayasa Mahkemesi'nden kendini büyük görmesi ve dosyayı Yargıtaya tekrar yollamasını eleştirdi. Bu durumu, hukuk ve adalet ilkesi çerçevesinde sorgulayarak, Ağır Ceza Mahkemesi'nin kendisini Anayasa'dan ve halk iradesinden daha önemli mi gördüğünü sordu.

Anayasa Mahkemesi Kararlarının Emsal Teşkil Etmesi

Başarır, Can Atalay'ın milletvekili olduğunda, Gergerlioğlu ve Berberoğlu hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararlarının tahliye talebiyle birlikte dosyaya konduğunda, mahkemenin tahliye kararını vermesi gerektiğini belirtti.

Anayasa Mahkemesi'ni beklememesi gerektiğini ve emsal kararların bulunduğunu, fakat Türkiye'nin bu konuda geldiği noktanın üzücü olduğunu ifade etti. Başarır, tutuklanan üç milletvekilinden ikisinin Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edilmesini eleştirerek, bu durumun Türkiye'nin hukuk sistemi adına olumsuz bir tablo çizdiğini vurguladı.

Yargının Eleştirilere Karşı Tavrı ve Parlamentonun Rolü

Başarır, yargının, öğretmen, milletvekili ve gazeteci tutuklamaları üzerinden eleştiri ve muhalefet hakkının kısıtlanmasında nasıl bir rol oynadığını sorguladı. Parlamentonun ve Meclis Başkanı'nın, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına karşı bir tutum sergilemesi gerektiğini belirterek, aksi takdirde bu durumun önünün alınamayacağını açıkça dile getirdi.

Bu olayların, cumhuriyetin 100'üncü yılında yaşanmasının, egemenliğin tek kişiden alınıp millete verilmesi gerektiği önemli bir günde, Türkiye'nin hukuk sistemi açısından ne anlama geldiğini sorguladı. Konuya ilişkin şöyle dedi;

''Ve hemen Can Atalay olayına geliyorum. Yargıyı konuşmak zorundayız çünkü cumhuriyetin 100’üncü yılında yargı, özgür bir ülkeyi maalesef ki susturmak adına yargı tehdidiyle baskı altına alarak cezaevine atıyor insanları, milleti. Efendim bakın, Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar Anayasa 153’e göre bağlayıcıdır.

Dosya 13. Ağır Ceza Mahkemesinde. Şimdi Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun kararında Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdiği zaman Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararını vermiş. Enis Berberoğlu'nun kararında Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdiğinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi vermiş tahliye kararını. Peki, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hangi hukuk, hangi yasa, hangi vicdan, hangi adalette bu dosyayı Yargıtaya tekrar yolluyor? Anayasa’dan, Anayasa Mahkemesinden kendini büyük gören bu mahkemenin amacı nedir? Bunu sormak istiyorum.

Bir milletvekili… Bu yüzyılda, cumhuriyetin 100’üncü yılında egemenliği tek kişiden alıp millete veren o önemli bir günde yaşadığımızı görebiliyor muyuz? Neden? Ağır Ceza Mahkemesi kendisini Anayasa’dan, kendisini halk iradesinden önemli mi görüyor? Ve, bir suç işliyor, bir suç işliyor efendim. Bakın, devlette, bir hukuk devletinde böyle bir şey olmaz. Tutuklu, karar var, emsal karar var.

Aslında Can Atalay milletvekili olduğunda Gergerlioğlu ve Berberoğlu hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını tahliye talebiyle birlikte dosyaya koyduğu anda o mahkeme tahliye kararını vermeliydi, Anayasa Mahkemesini beklememeliydi bile, emsal karar var, bakın ama Türkiye öyle bir noktaya gelmiş ki -utanarak söylüyorum- tutuklanan 3 milletvekilinin ikisi Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye olabiliyor.

Olmaz, efendim, bakın, yargının gidişi gidiş değil; öğretmenini tutukla, milletvekilini cezaevinde tut, gazeteciyi tutukla ve bunu eleştiri hakkının, muhalefet hakkının kullanıldığı için yapıyor. Eğer bu Parlamento, Meclis Başkanı 13. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararına karşı bir tutum sergilemezse bunun önünü alamayız.'' dedi. 

Bakmadan Geçme

Kamu Gündemi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!