Ankara'da Suç Örgütü Operasyonu: Konjonktür Değişimi mi, İntikam Süreci mi?
Ankara'da bir suç örgütüne yönelik operasyonun yankıları sürüyor. İçişleri Bakanlığı, emniyet ve adliyedeki konjonktür değişiminin operasyonu tetiklediğini açıkladı. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise operasyonun kendisine yönelik bir intikam süreci olduğunu iddia etti.
Ankara’da bir suç örgütüne yönelik operasyonun yankıları sürüyor. Operasyonda gözaltına alınan Ayhan Bora Kaplan’ın geçmişte korunduğu, ancak konjonktür değişimi sonrası yurt dışına kaçmaya çalıştığı iddia edildi. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise operasyonun kendisine yönelik bir intikam süreci olduğunu söyledi.
Operasyonun Arka Planı
Ayhan Bora Kaplan, Ankara’da faaliyet gösteren bir suç örgütünün lideri olarak biliniyor. Kaplan’ın adı, 2018 yılında ortaya çıkan ve kamuoyunda “Ankara Mafyası” olarak adlandırılan bir soruşturmada da geçmişti. Bu soruşturmada, Kaplan’ın emniyet ve adliye içerisindeki bağlantıları sayesinde suç işlediği, rakiplerini ortadan kaldırdığı, kamu ihalelerine fesat karıştırdığı ve siyasetçilerle ilişkiler kurduğu öne sürülmüştü.
Ancak bu soruşturma, takipsizlik kararıyla sonuçlanmıştı. Kaplan’ın adli bağlantılarını devreye sokması neticesinde hiçbir işlem yapılmaksızın kapatılması, bu hususların kanıtı olarak gösterilmişti.
2023 yılında ise, aynı soruşturma tekrar açıldı. Bu sefer, Kaplan’ın yurt dışına kaçma hazırlığında olduğu tespit edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “değişen konjonktür çerçevesinde bağlantılarını kaybeden” Kaplan’ın, “geçmiş dönemlerde karışmış olduğu suça konu eylemlerinin açığa çıkacağı düşüncesine kapıldığı” belirtildi.
Konjonktür Değişimi Ne Anlama Geliyor?
Emniyetin açıklamasında vurgulanan “konjonktür değişimi” ifadesi, operasyonun siyasi arka planına işaret ediyor. Zira operasyon, İçişleri Bakanlığı’nda yaşanan bir değişim sonrasında gerçekleşti.
2023 yılının başında, İçişleri Bakanlığı görevinden istifa eden Süleyman Soylu’nun yerine Ali Yerlikaya getirilmişti. Soylu’nun istifasının nedenleri arasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile arasındaki görüş ayrılıkları ve parti içi muhalefetin baskısı gösterilmişti.
Soylu’nun istifasından sonra, İçişleri Bakanlığı bünyesindeki bazı birimlerde de değişiklikler yapıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde görevli bazı müdürlerin yerleri değiştirildi. Bu değişikliklerin, suç örgütleriyle mücadelede yeni bir strateji belirlemek ve geçmişteki ihmalleri ortaya çıkarmak amacıyla yapıldığı ifade edildi.
Soylu’dan Sert Tepki
Ankara’da gerçekleşen suç örgütü operasyonu, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da doğrudan ilgilendiriyor. Zira Soylu, operasyonun kendisine yönelik bir operasyon olduğunu iddia ediyor.
Soylu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, operasyonun “iftiradan itibaren suikastinden beslenenler” ve “paydaşları” tarafından yürütülen bir “intikam süreci” olduğunu söyledi.
Soylu’nun bu sözleri, Yerlikaya’nın kendisine operasyon çekmekle ve bu intikam sürecini yönetmekle suçladığı şeklinde yorumlandı. Soylu’nun, Kaplan’ın geçmişte korunduğunu ve suç işlediğini kabul ettiği de belirtildi.
Türkiye’nin Durumu Ne?
Ankara’da suç örgütüne yönelik operasyon, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu da gözler önüne serdi. Operasyonun ardından ortaya çıkan iddia ve tartışmalar, emniyet, yargı, mafya ve siyaset arasındaki ilişkilerin artık gizlenemeyen bir boyuta ulaştığını gösterdi.
Operasyonun siyasi yansımaları da dikkat çekti. Operasyonun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arası açık olan Soylu’yu zayıflatmak ve onun siyasi geleceğini ipotek altına almak için yapıldığı ileri sürüldü. Operasyonun, Erdoğan’ın güvenini kazanmaya çalışan Yerlikaya’nın bir hamlesi olduğu da iddia edildi.
Operasyonun hukuki boyutu da tartışma konusu oldu. Operasyonun, 2018 yılında başlatılan ancak takipsizlik kararı verilen bir soruşturmanın devamı niteliğinde olduğu belirtildi. Ancak bu durum, soruşturmanın neden beş yıl sonra yeniden açıldığı ve hangi delillere dayandığı sorularını da beraberinde getirdi.
Operasyonun toplumsal etkisi de göz ardı edilemez. Operasyonun, Türkiye’de suç örgütlerinin gücünü ve etkisini azaltmak için bir fırsat olduğu vurgulandı. Ancak operasyonun, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün sağlanması ve adaletin tesisi için yeterli olmadığı da ifade edildi.
Ankara’da suç örgütüne yönelik operasyon, Türkiye’nin bugünün itibarıyla emniyet, yargı, mafya ve siyaset arasında artık gizlenemeyen mızrağın çuvala sığmadığı bu pislik tablonun içine düşürülmüş durumda olduğunu gösterdi. Operasyonun sonucunda ne olacağı ise merakla bekleniyor.
Bakmadan Geçme