Hürriyet'e İkinci Saldırı...Sedat Ergin Saldırıyı Anlattı
Hürriyet'e İkinci Saldırı...Sedat Ergin Saldırıyı Anlattı

Sedat Ergin, olayın, saat 20.45 sularında gazetenin kafeteryasında otururken meydana geldiğini belirtti. Ergin, şunları söyledi:
"KAÇMAK DURUMUNDA KALDIM"
"İtiraf edeyim ki biz kaçtık. İlk kez bu kadar yıldır görev yaptığım bir gazetede yöneticisi olduğum bir gazetede kaçmak durumunda kaldım. Arkadaşlarla birlikte içeriye girdik. İçeride şöyle bir görüntü vardı; herkes panik içindeydi, herkes kaçışıyordu. Özellikle burada gece çalışan kadınlar, temizlik işçileri, muhabir arkadaşlar herkes panik içinde can güvenliğimizi nasıl sağlayabiliriz... Panik içinde olduğunuz zaman ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Belki arka bir kapıdan dışarıya çıkmak gerekiyordu, biz yukarı doğru çıkalım dedik, 5'inci kata doğru çıkalım, asansör boşluğundan yukarı doğru çıkmaya başladık. Bu arada sesler geliyor yine dışarıdan. Kapılar vuruluyor, camlar aşağı iniyordu. Yaklaşık olarak bir 5-10 dakika geçirdik. Ben hemen odama gittim. Odamın kapısı açıktı birinci katta, odamın kapısını kilitledim. Bu arada polislerin geri geldiği anlaşılıyor. Biraz uzaklaştırdılar galiba, sesler azalmıştı. Aşağı inebileceğimize, güvenliğimizin olabileceğine kanaat getirince, bir 10 dakika sonra yeniden giriş katına indik. Polis arkaya doğru itmişti göstericileri, olay bu. Gördüğünüz gibi benzer bir saldırı daha geçen hafta Pazar günü burada olmuştu. 48 saat bile geçmedi aradan. 23.30 sularındaydı, bu kez 20.45 sularında oldu saldırı. 48 saat bile olmamış..."
"48 SAAT İÇİNDE İKİNCİ KEZ..."
"Burada polisin, İstanbul Valiliği'nin, İçişleri Bakanlığı'nın, Hükümet'in bizim can güvenliğimizi sağlamak, bu binanın güvenliğini sağlamak konusunda tümüyle acz içinde kaldıklarını söylemek objektif bir saptama olacaktır. Çünkü bir saldırı oldu, 48 saat sonra bir saldırı daha oldu. Burası belli ki riskli bir bölge. Hürriyet, Türkiye'nin en büyük gazetesi, en etkili gazetesi ve Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin en önemli güvencesi olan müessese. Bu konumda olan bir gazetenin veya herhangi bir gazetenin böyle 48 saat içinde, İstanbul'un merkezinde, bütün uyarılara rağmen iki kez arka arkaya saldırıya maruz kalması, bu ülkede basın özgürlüğünün hangi noktaya geldiği konusunda yeteri kadar uyarıcı olmalıdır. Dediğim gibi, bugün bir kez daha Türkiye'de basın özgürlüğü açısından kara bir gündür. İlk kez gazeteciler olarak can güvenliğimizin olmadığını görüyoruz, buna tanıklık ediyoruz. İlk kez korkup içeriye kaçıyoruz. Korku ve demokrasi yan yana yaşayacak rejimler değil ama, bu korku bize yaşatılıyor.
