Ahmet Mantaş yazdı: Yoksul Öğretmenler
Eğitim-iş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş\'tan yine çok okunacak bir yazı....

Eğitim-iş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş'tan yine çok okunacak bir yazı....
Ahmet Mantaş - a_mantas@yahoo.com
Mucizelere endekslenmiş rastlantısal bir başarıyı sonuç olarak elde etmek, eğitimin hazin sonumu hızlandıracaktır.
Öğretmenler ve eğitim çalışanları yoksullaştıkça, eğitimde başarı idealizmin yolunu gözleyerek, tesadüflere kendini hazırlar..
Çünkü idealizm öğretmenler için sadece fark yarattıkları model yönüyle, mesleki hayatları boyunca ortaya koydukları gerçekliktir.
Öğretmenlerin sürekli dörtnala koşmasını isteyenler, eğitim ve öğretimle ilgisini pek kuramadığım proje saplantılı yönetimsel anlayışlardır.
Moral ve motivasyon öğretmenin içgüdüsel verimliliğine etki eden ve üretkenliğini artıran en önemli sebeplerden birisidir.
Yoksul, bir öğretmen ordusuyla, kaliteli ve değerli bir eğitim yaratmak mümkün mü?
Yoksul öğretmenlerden verimli bir üretkenlik elde edilemez, sağlıklı bir eğitim sonucuna ulaşılamaz ve hedeflenen amaçlara erişilemez.
Özellikle tepetaklak olmuş bir eğitim sisteminden bunu istemek, öğretmenlerden şapkadan ütopik bir tavşan çıkarmasını beklemek gibidir.
Mucizeyi yaratan şey ise ancak öğretmenin kendi iç dünyasında beslediği idealist umutların aydınlanmacı yönüyle ortaya koyduğu çabalardır…
Eğitim dünyasında fark yaratan öğretmenlerin ortaya çıkardığı nadir başarı örnekleri bu çabaların ürünüdür.
Son 10 yıldır öğretmen maaşlarındaki alım gücünün hızla düşmesi, öğretmenleri yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkûm etmiştir.
AKP iktidarlarının Türkiye’sin de öğretmenler yoksullaşmıştır.
Türkiye’de eğitim alanında çalışanların, OECD ülkelerindeki eğitim çalışanlarına göre çok fazla çalışmalarına rağmen çok daha düşük oranda bir ücret almaktadırlar.
Demokratik ve bilimsel bir eğitim sistemi ve programı olmamasına rağmen, eğitimde başarılı gösterilen örnekler öğretmenlerin kendi çabalarıyla yarattığı mucizelerdir.
Geçim sıkıntısı yüzünden emekli olmayı göze alamayan öğretmenler nesnel koşulların zorluğunu ekonomik olarak her daim yaşamaktadırlar…
Yaşadığı zorluğu mesleki becerilerine ve verimliliğine yansıtmayan meslek grubu var mıdır?
Özellikle günümüz Türkiye’sinde eğitim politikalarının ve kadrolaşmalarının suyunu çıkaran AKP hükümetleri yandaş sendika ile birlikte bir yandan eğitimi gerileştirirken, diğer taraftan öğretmenlerin haklarını budayarak yoksullaşmasını da sağlamıştır.
Her fırsatta öğretmeni dekor amaçlı vitrinlere koyan siyasiler öğretmenler ile ilgili verilen kanun tekliflerine, attıkları nutuklar kadar duyarlı olamamışlardır…
Eğitim emekçilerinin ek gösterge, vergi dilimi, maaş zamları ve ek ders ücretlerinin arttırılması gibi istekleri, yoksulluktan kurtulma çabalarına yönelik talepleridir… Özellikle 657 DMK’yı ve iş güvencesini tartışmaya açmak 1 Milyona yakın eğitim emekçilerinin bu taleplerini görmezden gelmektir. 1 milyon yoksulun öfkesine rüzgar ekmektir..
“Rüzgâr eken, fırtına biçer” Eğitim emekçilerinin bu yoksulluk mücadelesinde bir samimiyet sınavı yaşanacaktır.
Eğitim İş kolunda örgütlü sendikaların samimiyeti bu mücadele ile ortaya çıkacaktır. Bu da eğitim emekçilerine üyesi bulunduğu sendikaların samimiyetini sorgulama fırsatı verecektir.
Yoksulluk kader değildir..
Bu ülkeyi emperyalizme ve uluslararası sermayeye angaje edenlere karşı, her fırsatta angajman kurallarından dem vurarak kabadayılık taslayanlara karşı, edebiyattan, sanattan ve gazetecilere akreditasyon uygulayıp cezaevlerine koyanlara karşı, eğitim emekçilerini sömürerek yoksullaştıranlara karşı ortak mücadele ederek kazanabiliriz…